ESER SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA MEYDANA GELEN KAZALARDA İŞSAHİBİNİN SORUMLULUĞU
ESER SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA MEYDANA GELEN KAZALARDA İŞSAHİBİNİN SORUMLULUĞU
ESER SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA MEYDANA GELEN KAZALARDA İŞSAHİBİNİN SORUMLULUĞU
Eser sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470. maddesinde:" Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmaktadır. Yüklenici ve işsahibi arasında kurulan bu sözleşme türü, günlük hayatta yapım- onarım, boya - badana, inşaat, dikiş, temizlik, yemek, organizasyon, dövme, diş protezi, saç kesimi, estetik operasyonları gibi pek çok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Bu sözleşmeler kapsamında yüklenici bir bedel karşılığında, işsahibinden herhangi bir emir ve talimat almaksızın, eseri teslim etme borcunu üstlenmektedir. Yaptığı işte uzman ve bağımsız olan yüklenicinin işi yerine getirirken gereken özeni göstermesi ve dikkatli olması beklenmektedir. Yüklenici herhangi bir denetim ve gözetim altında çalışmamaktadır. İşin yapılması esnasında gereken özeni göstermek ve gereken güvenliği kendi sağlamak zorundadır. Yükleniciler iş sözleşmelerinde olduğu şekilde sigortalı çalışan bir işçi gibi değerlendirilmemelidir. Eser sözleşmesi niteliği gereği satış, vekalet ve hizmet sözleşmelerinden farklı olup bahsedilen bu yönleriyle eser sözleşmesi hizmet akdinden ayrılmaktadır. Dolayısıyla işsahibi kimse işveren konumundan farklıdır.
Hukuk ve ceza davalarına sıklıkla konu olan olay ise yüklenicinin anlaşılan eseri meydana getirdiği esnada meydana gelen kazalarda, işsahibinin işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı kapsamında sorumluluğunun doğup doğmadığı noktasındadır. Meydana gelen kazalar nedeniyle işsahibi sıfatını taşıyan kişiler hukuk davalarında tazminat, ceza davalarında ise taksirle yaralama suçu kapsamında yargılanmaktadır. Ancak bu noktada mahkemelerce değerlendirilmeyen, tanzim edilen bilirkişi raporlarında gözden kaçırılan ve dolayısıyla tartışılmayan husus işsahibinin işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatında belirtilen önlemleri alma yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığıdır. Meydana gelen kaza "iş kazası" olarak nitelendirildiğinden eser sözleşmesinin tarafı olan işsahibi doğrudan işveren olarak değerlendirilmekte ve bilirkişilerce işsahibinin sorumluluk taşıdığı yönünde rapor tanzim edilmektedir. Esasında hukuki nitelendirmenin hakim tarafından yapılması gerektiği halde taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bilirkişilerce tanımlanmakta ve hatalı yapılan tanımlamalar çerçevesinde, iş akdinin varlığı kabul edilerek, meydana gelen kazanın da işyerinde gerçekleştiği ön kabulü ile raporlar hazırlanmaktadır. Bu noktada taraflarca ileri sürülebilecek savunma işsahibinin gerçek manada sorumlu tutulamayacağına yöneliktir. Genel manada Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere eser sözleşmesinin tarafı olan işsahibinin bu anlamda bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak yüklenici taraf eser sözleşmesinin ifası esnasında yanında başka kişiler çalıştırır ve işin görülmesi esnasında bir kaza meydana gelirse yüklenici taraf meydana gelen kazalardan işveren gibi sorumludur.
İşveren olmayan iş sahibinin olayda kusurunun bulunup bulunmadığı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre tayin ve tesbit olunamaz. (15.HD.15.03.2007, E. 2005/7028 K. 2007/1669)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatının gerektirdiği bir önlemin alınmamasından dolayı hizmet akdinde işveren sorumlu ise de, eser sözleşmesinin tarafı olan iş sahibi bu mevzuata göre sorumlu tutulamaz.( YRG 15.HD.11.03.2008, E. 2007/4780 K. 2008/1576)
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 26.5.2021 tarih 2020/2577 E 2021/2243 K sayılı kararında ise sorumluluğun işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre değil, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini karara bağlamıştır:
"Davacı yüklenicinin dayandığı hukuksal ilişki, niteliğine göre bir hizmet akdî ilişkisi olmayıp, eser sözleşmesi ilişkisidir. Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 355 ilâ 371 arası maddelerinde (TBK 470-486) düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre, zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici ve taşeronların kusurunun tespitinde, iş güvenliği mevzuatından da yararlanılması olanaklı ise de, sadece bu mevzuata göre yüklenicinin ve taşeronların kusuru belirlenemez. Eser sözleşmelerinde yüklenici yaptığı işin uzmanı olup, eser denilen sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz, ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmelerinde yüklenici işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre iş yerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlüğü altındadır. İşin uzmanı sayılan yüklenici Borçlar Kanunu'nun 357. maddesi uyarınca yükümlendiği işin ifası sırasında gerekli özen ve dikkati göstermekle görevli olup yüklenici ve iş sahibinin kusuru işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre çözümlenemez. Dolayısıyla tarafların olayın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığı veya kusur oranları iş hukuku mevzuatı hükümlerine göre değil, eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda saptanmalıdır. Mahkemece iş mahkemesinin kusur raporu hükme esas alınmış ise de; eser sözleşmesi ilkeleri gözetilmeden sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkeleri doğrultusunda, olaya etkili kusur durumu ve oranları dikkate alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, yanlar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisi olduğuna göre yeniden oluşturulacak eser sözleşmeleri konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunacağı bilirkişi kurulundan eser sözleşmesi hükümlerine göre taraflara yüklenen kusur oranı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, değerlendirilerek ve bulunacak kusurun hesaplanan maddi zarara uygulanarak sonucuna uygun karar verilmesinden ibaret olmalıdır. "
Ceza Mahkemelerindeki uygulamalar da bu yöndedir.
Yargıtay kararlarına göre, iş sahibinin, yüklenici ile birlikte iş kazasından sorumlu tutulabilmesi için: iş, iş sahibinin talimatları doğrultusunda ve onun kontrol ve denetiminde sürdürülmeli veya iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan sözleşmede, iş sahibine yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisinin verilmeli ya da iş sahibi, iş güvenliği mevzuatı dışında, hile kullanmış veya ağır kusuru varsa, bu gibi durumlarda iş veren sıfatıyla sorumlu olacaktır.( YRG 12.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 3946 Karar: 2018 / 10520 Karar Tarihi: 08.11.2018)
YARGITAY 12. Ceza Dairesi 23.03.2016 tarih 2015/2080 E 2016/4872 K. Sayılı kararı da bu yöndedir:
"Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2006 tarihli, 2006/10-84 esas, 2006/121 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; binanın iç ve dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlandığı nazara alındığında, ölenle sanık arasında hizmet akdinden değil, istisna (eser) sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmasından dolayı “iş sahibi” sıfatını taşıyan sanığa, öleni eğitme, çalışmalar sırasında onu denetleme gibi iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaya yönelik yükümlülüklerin yüklenemeyeceği, iş yeri binasına en az 2 metre uzaklıkta olması gereken enerji nakil hattının 1.80 metre mesafede bulunmasında sanığın sorumluluğunun bulunmadığı, yaşı ve tecrübesi gereği bu işleri bilen ölenin, enerji nakil hattı yakınında, gereğinden uzun metal saplı fırça kullanması ve bu fırçayı da hatta paralel kullanmaması nedeniyle kusurlu olduğu gözetilerek, sanığın kusursuz olduğunun kabulüyle üzerine atılı taksirle öldürme suçundan dolayı CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, olayın oluş şeklini ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini dikkate almayan yetersiz bilirkişi raporlarına itibarla yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi."
Netice olarak bazı istisnai durumlar haricinde işsahibinin eser sözleşmesinin niteliği gereği işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle tespit edilmesi gereken husus, taraflar arasındaki sözleşmenin türüdür. Eser sözleşmesi olarak nitelendirilen sözleşme kapsamında meydana gelen kazalarda işsahibinin işveren olarak değerlendirilmemesi ve hukuki ve cezai yönden bir yaptırımla karşı karşıya kalmaması gerekmektedir.
AV.EBRAR BİLTÜRK