VELAYET DAVALARINDA RE'SEN ARAŞTIRMA İLKESİ VE ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI
VELAYET DAVALARINDA RE'SEN ARAŞTIRMA İLKESİ VE ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI
VELAYET DAVALARINDA RE'SEN ARAŞTIRMA İLKESİ VE ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI
Velayet davaları çekişmesiz yargı işlerinden olup re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu dava türlerindendir. Bunun yanında velayetin kamu düzeninden olması çocuğun yüksek yararının esas alınmasını gerektirmektedir.
Asıl olarak re'sen araştırma ilkesinin uygulandığı çekişmesiz yargı işleri, hakimin taraflarca ileri sürülen iddia ve delilleri incelemekle sınırlandırıldığı dava türlerinden ayrılmaktadır. Hakimin kendiliğinden araştırma durumu, tarafların iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına takılmaması sonucunu doğurur. Bu kapsamda taraflar yargılamanın her aşamasında yeni vakıalara dayanabilecek ve yeni deliller ileri sürebilecektir. Diğer yandan hakim de re'sen araştırma ilkesi gereği, tarafların delil sunmasını beklemeden ve tarafların sundukları vakıa ve deliller ile bağlı olmadan kendiliğinden delil toplayabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.06.2017 tarih 2017/ 1887 E 2017 / 1196 K sayılı kararında şu hususlara yer vermiştir:
"Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür. Bu durumda somut olayda, mahkemece tahkikat duruşması olarak görülen birinci celseye kadar tanık isimlerinin bildirilmemesi ve duruşmada da hazır edilmemesi gerekçesiyle davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir."
Bu anlamda velayet davalarında da kurulacak hükme esas alınacak deliller mahkemenin kendiliğinden harekete geçmesi ile toplanabilecektir. Velayet davalarında hakimi kendiliğinden hareket etmeye sevk eden en önemli hususlardan bir diğeri de çocuğun yüksek yararıdır. Hüküm, tarafların talepleri doğrultusunda değil, hakimin yetkisi ve görevi dahilinde yaptığı araştırma neticesinde uluslararası düzenlemeler ve iç hukuk kurallarımız gereği çocuğun yüksek yararına göre kurulmalıdır.
Çocuğun yüksek yararı, çocuğun geleceğinin menfaatleri kapsamında bir nevi koruma altına alınmasıdır. Bu kapsamda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 23.05.2018 2017/ 1567 E 2018 / 1132 K sayılı kararı ile dikkat edilmesi gereken ilkeleri ortaya koymuştur:
"Bu kapsamda, velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlar ile ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınmalıdır.
Mahkemece, açıklanan özellikler yanında mümkün oldukça çocuğun alıştığı ortamın değiştirilmemesine, kardeşlerin ayrılmamasına özen gösterilmeli, velayetin verileceği taraf yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olup olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delil olup olmadığı veya hemen meydana gelecek tehlikenin varlığının ispat edilip edilemediği ve maddi durumun iyiliğinin tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmeyeceği hususu da mutlaka değerlendirilmelidir."
Bu bağlamda velayetin çocuğun zihinsel ve bedensel gelişimi, ruhsal ve ahlaki gelişimi bakımından çocuğun yüksek yararına olacak şekilde belirlenmesi bu ilkeye hizmet edecektir.
Sonuç olarak ifade edilmelidir ki re'sen araştırma ilkesinin istisnai bir nitelik arz etmesi, hakimin bu yetki ve görevi büyük bir özen ve titizlikle yerine getirmesi gerekliliğini de beraberinde getirmektedir. Zira velayet davalarında çocukların yüksek yararını en kapsamlı bir şekilde araştırma yetkisinde ve donanımında olan makam mahkemedir. Tarafların olaya "çocuğun üstün yararı" ilkesi açısından yaklaşmaları her zaman mümkün olmamaktadır zira tarafların taleplerine daha çok duygusal bakış açısının hakim olduğu söylenebilir. Esasında kendilerini yakından ilgilendiren bu konuda idrak yaşında olan çocukların sosyal inceleme uzmanları eşliğinde dinlenilmesi bu açıdan da önem arz etmektedir. Yargılama sonunda hakimce yapılması gereken yalnızca tarafların değil çocuğun beyanlarını ve taleplerini de kendi menfaati çerçevesinde olduğu müddet gözetmesidir. Bu prensip doğrultusunda hareket edilmesi kamu düzeninin sağlanması açısından elzemdir.
AV.EBRAR BİLTÜRK